Kurutuluş'tan Kolej'e yürüyüm dedim, yine kara bir sis çökmüş en sevdiğimden. Fuel-oil yakan binaların baca dumanları ile karışan egzoz dumanı birazda soğuk hava tabi. Yürüdüğüm de iyi olmuş yol kenarında üç sokak köpeği gördüm. İyi birilerine benziyorlardı. Biraz Eti pop kek alsam da versem dedim sonra baktım ki hemen yandaki binadan, sanırım bir kapıcı, elinde ekmek poşeti çıkageldi köpekler kulaklarını ve kuyruklarını kısarak tıpış tıpış adama gitti. Adam eliyle bir harket yaptı karşıya, Kurtuluş parkına. Oradan da iki köpek yoldan zar zor karşıya geçerek geldiler. Ben de telefonumu aldım elime. Mesaj yazar gibi yaptım, köpek garip karşılamasın, izlediğimi fark etmesinler diye. Hepsi de kenara dökülen kuru ekmekleri bir güzel yedi canım da çekti. Yani iyi oldu Kurutuluş'tan Kolej'e yürüdüğüm.
Cesaret Ana ve Çocukları - Devlet Tiyatroları Gösterimi İki hafta önce İrfan Şahinbaş Atölye tiyatrosunda izlediğimiz oyun ciddi emek isteyen bir oyundu. Seyirci için dahi oldukça yorucu. Oyunun 3 saat olduğunu bilmeden gidince zaten Brecht 'in tarzı gereği daraltılar basarak izlediğimiz oyun biraz yorucu geldi bize. Daraltı dediysem kötü anlamda değil. Daha önce Brecht okuduysanız veya bir oyununu izleme şansınız olduysa ne demek istediğimi fark etmişsinizdir. Brecht seyircinin bilincini açık tutmayı amaçlıyor sanırım hep. Oyunda bölümler arasında bir perde iniyor ve o bölümü önceden özetliyor. Bu da yine seyircinin algısını daha açık tutuyor. E haliyle yoruyor tabi. O yüzden bizim gibi bir gece öncesindne az uyku ile gitmeyin. Zaten oyun biraz yoracak sizi. Öyle İstanbul Şehir Tiyatrolarında izlediğiniz kumpanyalar gibi eğlenmeye gelmeyin arkadaşlarınızla (burda bir yergi yok). Oyunla ilgili bir kaç yazı http://nesrinmutlu.blogspot.com/2013/01/cesaret-a...
Comments